Gülhan Cantürk | BEDENİMİZ YALAN SÖYLEMEZ
1659
post-template-default,single,single-post,postid-1659,single-format-standard,qode-quick-links-1.0,ajax_fade,page_not_loaded,,qode_grid_1300,qode-theme-ver-11.0,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-5.1.1,vc_responsive

BEDENİMİZ YALAN SÖYLEMEZ

BEDENİMİZ YALAN SÖYLEMEZ

BEDENİMİZ YALAN SÖYLEMEZ

Eğer içinde bulunduğumuz durum, tavır ve davranış, ruh halinden çıkış yolu arıyorsak önce ne olduğunu fark edip kabulüne alan açmak gerek. Duygusal kararlar alıp, duygularımıza çabuk kapılıyorsak da önce hangi duygunun içindeysek onu bir dillendirip fark etmek, bedeninin kendiliğinden daha sert ve yorucu, daha da ötesi yıkıcı formların da ifadesinden daha güvenli olabilir. Bu şekilde ifade edebilmenin her birimizce kolay olduğunu söylemiyorum bununla birlikte üzerinde çalışmaya değer olduğunu söyleyebilirim.

Bir ara kendimde gözlemlediğim kızdığım ya da öfkelendiğimde saçımın deri kısmında ya da ensemde egzama benzeri şeyler oluyordu. Nasıl fark ettim diye sorarsanız? Birgün bir ortamda konuşulurken duyduklarımın  öfkelendirdiğini ama dışardan bir şey diyemediğim bir anda elim o an ensemdeydi. Aynı anda şu an ben öfkeleniyor muyum dediğimde elimin altındaki derinin ıslandığını fark ettim. Aslında bedenim bir süredir öfkesini o şekilde ifade ediyormuş. O andan itibaren o kabaran öfke ya da kızgınlık enerjisini sadece fark etmem bile artık kendisini bana tanıttığı için o şekilde ifade etmeye son verdi. Benim o gün öfkeyi fark etmem,  hemen arkasından o kişileri beni öfkelendiren şeyleri kulağıma duyurma görevlerinden de özgürleştirdi:).  Bu arada duyguları iyi kötü diye etiketlemekten öte o an bize hizmetine bakıp vaktiyle uğurlamak hizmetini görmek bedenimizde kayıt tutmasının önüne geçtiğini de konunun uzmanları belirtmektedir.

Tavır ve tutumları değiştirmenin yanı sıra insanların duygusal durumumuzu değiştirmede kullandığı başka bir yoldan da bahsetmek istiyorum; Duruşlarımız ve yüz ifadelerimiz.  Tüm duruşlar içinde en evrensel iki duruştan bir tanesi, kabullenmeyi ifade eden başın dikey bir şekilde sallanması ve diğeriyse reddetmeyi ifade eden başın yatay olarak iki tarafa sallanmasıdır. Bütün duruşların belli meridyenlerle ilişkileri vardır; bu kabul etme ve reddetme hareketleri doğrudan doğruya timüs beziyle, bedeninin tüm meridyen sistemininde ki enerjinin yöneticiyle ilişkilidir. Demek ki ifade edilemeyen duygusal durumlar bedenimizde enerji yollarında tıkanıklığa yok açabiliyor.  Timus bezi de doğrudan bağışıklık sistemimizle ilgili olduğuna göre ifadelerimizin netliği ve hafifliği de sağlığımızı olumlu etkiliyor. Timus bezini güçlendiren hareketlerden birisi; insanların zor anlarında fark etmeden yaptığı iman tahtası dediğimiz alana vuruşlar yapması. Ağıt yakan insanlar bu davranışı kendiliğinden yapar. Biz aklımıza geldikçe hafif vuruşlarla içine tesirini hissetmek istediğimiz bilginin enerjisini  koyarak da bu hareketi yapsak üzerine bir de gülümsemeyi hatırlasak şahane olur. Hayatın telaşesi için de  birbirimize hatırlatsak ne hoş olur,  birbirimize iyi gelen şeyleri.

Yine insanlara iyi gelen şeylerden birisi de; En güçlü sevgi duruşlarından bir tanesi olan kolları kucaklayacak şekilde açmakmış. Bu duruşa bir de isim vermişler “Meryem Ana” duruşu, korkmuş bir çocuğa ya da sorunu olan bir insana karşı yapıldığında, zayıflamış timüs bezi hemen güçlenecektir diyor Dr. John Diamond. Aynı zamanda bu , kendi sevgisini sunan insana da yararlı olacaktır. Bu nedenle, ne zaman stress altında olsanız, bu adlandırılan şekliyle timüs duruşuna geçtiğinizi hayal etmek bile işe yarıyormuş. Her iki durumda da bu duruşla birlikte giden sevgi akışını düşünün.

Mesela gülümsemenin ne kadar yararlı olduğunu biliriz. Şimdi gülümsemenin şifalandırıcı etkisini de gösterebiliriz. Gülümseme kası zygomaticus majör (elmacık kemiğine ait büyük kas)( birlikte yüz yogası yaptıklarımız bu kas ismine aşinadırlar) adlandırılır. Bununla birlikte gerçek bir gülümseme, aynı zamanda alt göz kapaklarının kaslarını da ilgilendirir; aksi taktirde bu soğuk bir gülümseme, “kumarbaz gülümsemesi” olur diyor Dr. John Diamand.  Dr. John Diamand kim diyorsanız  “ Bedeniniz Yalan Söylemez” kitabının yazarı. Bedenimizdeki diğer kaslar  belli meridyenlerle ilişki içindeyken, zygomaticus majör kası da timüs bezi ile ilişki içindedir diyor. Yüz yogası yaparken ve masajı yaparken de bu kası kullanıyoruz. Bu durumda yüz yogası timüs bezini de uyarıyor diyebiliriz. Yüz masajı yaparken farklı ekipmanlar da kullanılıyor olmasına rağmen ben ellerimi kullanmayı tercih ederim. Bir süredir bunun sebebini de daha net anlayabiliyorum. Ellerimizde meridyenleri aktive edebilmek için önemli bir araç. Elimizi kullanarak yüz kaslarımızın gençliğine dinçliğine hizmet ederken aslında bütünsel sağlığımıza da fayda yaratıyormuşuz.

Sözün özü baktık bir durum değişikliği ihtiyacı içindeyiz bir yerden başlayabiliriz. İster durumu görüp fark edip kabule geçerek şimdi ne yapabilirim sorusunu sormak seçeneklerden birisi. İster ellerinize masaj yaparak meridyenlerinizi aktive edin biraz bedenin havası değişsin, ister gülümseme kasınızı çalıştırın ve yumuşama ve gevşeme yüzünüzden başlasın, isterseniz sadece durun ve sadece anın size vereceği özel ilhama kulak verin. Yeter ki özünüze canınıza en kıymetlinize buradayım seni görmeye, duymaya, hissetmeye hazırım deyin. O genelde başkasından beklenen ilgiyi kendimize verebilme becerisini an içinde uygulayanlardan olabilsek nasıl olur?

Fayda da ve güzellikte buluşan olalım.

Cesaret güven ihtiyacımız olan emrimize amade olsun.

Gönlümüz sevgiyle dolsun.

Gülhan Cantürk